3 Haziran 2010 Perşembe

İKİZLER VE TERLİK

Bir varmış bir yokmuş. İkiz kardeşler varmış. Bu ikizler birbirine benziyormuş ama huyları benzemezmiş. Bu ikizlerinin birinin adı Mehmet, diğerinin adı ise Muratmış. Mehmet usluymuş, kibarmış. Murat yaramazmış, kabaymış. Ama yine de seviyormuş kardeşini.

Bir gün anneleri ve babaları, taşınmaya karar vermişler. Ormanın sessiz sedasız bir köşesinde ev tutmuşlar. Orada bayağı kalmışlar, ta ki anneleri hastalanana kadar. O zaman yine şehre dönmüşler. Orada da ev tutmuşlar. Anneleri hala hastaymış. İkizler aynıymış. Bir gün yine annesi ile babası ormana odun toplamaya gitmiş.

Bizim çocuklara da tembih etmişler. “Sakın kapıyı çalıp annenizin arkadaşıyım, babanızın arkadaşıyım diyene kapıyı açmayın”.

“Tamam” demiş Mehmet. Kıra gitmek istiyormuş Murat. Mehmet de gitmek istemiş.
Murat “Sıkıldım artık. Kıra gideceğim”.
Mehmet “Ben gitmem” demiş.

Gitmezmiş gitmemesine de, yalnızlıktan korkuyormuş. Bu yüzden gitmek zorunda kalmış. İkisi de kıra gelmiş. Çok yorulmuşlar. Bir ağacın gölgesinde uyuyakalmışlar. Mehmet gözünü açtığında, akşam olmuş hava kararmış. Mehmet, Murat’ı uyandırmaya çalışmış ama uyandıramamış. Hızla koşmaya başlamış. Giderken bir el arabası görmüş. İçi terlik doluymuş. Ona yaklaşmış.

Bir ses “Gel gel Mehmet” diyormuş.

Mehmet “Sen kimsin?” demiş.

Yanıt gelmemiş. Mehmet arabaya yaklaşmış.
“İstediğin terliği dene” demiş aynı ses. Mehmet bir sürü terlik denemiş. Hepsi de çok güzelmiş.

Bir diğer terliği denerken o sesi yine duymuş.
“Mehmet bu terlik dilek terliğidir. Ayağına giy”.
Mehmet terliği ayağına giymiş. “Şimdi bir dilek dile. Ama ne dilersen dile kimseye söyleme”.

Mehmet “söylemem” demiş ve tam dileğini dileyecekken annesini hatırlamış. Bir süper kahraman olmak istemiş. Ama annesini iyileştirmek de istemiş. Ancak sadece bir dilek hakkı varmış. Bu yüzden annesini seçmiş. Ve sevinçle kardeşini uyandırmış. “Murat Murat, uyan eve gidelim.”
Murat “ne acelemiz var” demiş. Mehmet “sen yürü”.
Hemen eve gitmişler. Anne ve babaları evdelermiş. Annesi çocuklarını kucaklamış, “nerdeydiniz” diye sormuş. Murat her şeyi anlatırken, Mehmet odasına çıkmış ve dilek dilemiş, anneleri de iyileşmiş ve sonsuza kadar mutlu yaşamışlar.

2 yorum:

  1. Güzel kızım,
    "ben senin yaşındayken..." diye başlayan cümleler kurmaya bayılır büyükler. Sanırım ben sana hiç böyle bir cümle kurmadım. Ama kursaydım "ben senin yaşındayken ne bu kadar yetenekliydim ne de bu kadar renkli" derdim.
    Ama zaten ne demişti büyük usta;
    "Ben sadece ölen babamdan ileri, doğacak çocuğumdan geriyim..."

    Seni çok seviyorum.
    Baban

    YanıtlaSil
  2. sen bana zaten hep güzel şeyler söylüyorsun. ayrıca seninde hayal gücün geniş çünkü oyun oynarken hep birsürü şeyi sen buluyorsun.
    bige

    YanıtlaSil